Kayıtlar

Ekim, 2022 tarihine ait yayınlar gösteriliyor
Loading

LENFÖDEM

  Fatıma Nilüfer Akman- Moleküler Biyoloji ve Genetik- Karadeniz Teknik Üniversitesi     Lenfatik sistem dolaşım sistemdeki fizyolojik dengenin korunmasında büyük önemi olan bir sistemdir. Bu sistemin aksamasıyla ortaya çıkan lenfödem, hastayı fizyolojik ve psikolojik olarak ciddi şekilde etkilemektedir. Bu makalede lenfatik sistem, lenfödemin türleri, lenfödeme sebep olan durumlar, lenfödem teşhisinin konulması, tedavisi ve önlenmesinden bahsedilmektedir. Lenfatik sistemin görevi kapillerlerden -en küçük kan damarlarından- doku aralıklarına kaçan sıvı ve plazmayı tekrar dolaşım sistemine döndürmektir. Lenfödem genellikle ekstremitelerde -organların veya yapıların uç kısımlarında- şişme ile kendini gösteren protein açısından zengin lenf sıvısının hücrelerarası alanda birikmesidir. Başka bir açıklamayla lenfödem, lenf drenajı -ödem azaltılması- ve kapiller filtrasyon arasındaki dengesizlik sonucu hücrelerarası alandaki sıvı ve protein miktarının artmasıdır (Ramos ve ark. 1999, NLN 2

İn Vitro Evrim Deneyleri

Resim
Beyza Gülçin Eracun - Moleküler Biyoloji Ve Genetik -Haliç Üniversitesi Abiyogenez   Molekül oluşum teorisi olarak da adlandırılan abiyogenez cansız varlıklardan canlı varlıkların yani yaşamın nasıl evrildiğini anlatan bir terimdir.   Eski zamanlarda bilim insanları yaşamın kökeni hakkındaki düşünceleri nedeniyle iki gruba ayrılmışlardır. Bir grup yaşamın Abiyogenez ile ortaya çıktığına inanırken diğer grup ise buna karşı çıkıyorlardı. Abiyogenezin öncü savunucularından Frederick Engels “Yaşam protein yapılarının varlığının bir modudur. Eğer protein yapılarının kimyasal olarak yapılmasında başarı sağlanırsa, onlar yaşam fenomenini sergileyecekler ve zayıf ve kısa-ömürlü olsalar da metabolizmayı ortaya çıkaracaklardır.” düşüncesine sahipti ve bu amaçla proteinlerin incelenmeye layık olduklarına karar verdi.  Materyalizmi benimsemiş bazı biyologlar da Engels’in düşünceleri yolunda farklı teoriler geliştirmeye başlamışlardı.  Engels’in yolunu izleyen Alexander Oparin ve J. B. S. Hal

Bitkilerin Üremesi

Resim
  Doğa Bahçeci - Moleküler Biyoloji ve Genetik,  Doğu Akdeniz Üniversitesi, Kıbrıs Çiçekli bitkiler (anjiyospermler) tüm canlı bitki türlerinin %90'ını temsil eder. Anjiyospermler eşeyli veya eşeysiz olarak çoğalabilir ve yeni nesillere kadar hayatta kalmalarını sağlayan tohumların oluşumuna yol açar. Çiçekli bitkilerin üreme tarzları, çoğu ekosistemin baskın tür ve biyokütlesi olmalarına izin vermiştir [1, 2, 3]. Şekil 1: Bazal Anjiosperm Filogenisi [1]. Angiospermlerin en büyük evrimsel özelliği, içlerinde karpel ve stamenleri yani üreme organlarını taşıyan çiçeklerdir. Bu güzel ve oldukça avantajlı yapı, farklı tozlaşma türlerinin gerçekleşmesine izin veren çok çeşitli tasarımlar geliştirmiştir [1, 2, 3].  Dişi veya erkek yapılarda, germ hattı oluşumu, gelişim programını dişi veya erkek gametogenez başlatmak için değiştirecek olan tek bir somatik hücreye bağlıdır. Tüm süreç, erkek gametogenezi için iyi tanımlanmıştır, ancak esas olarak ovüler dokulara derinden gömülü olan me

WOLMAN SENDROMU ve KOLESTEROL ESTER DEPO HASTALIĞI NEDİR?

Resim
  Zeynep Anaz – Moleküler Biyoloji ve Genetik, Haliç Üniversitesi WOLMAN SENDROMU NEDİR? Lizozomlar hücre içerisinde mukopolisakkaridler, sfingolipidler, glikoproteinler, trigliserid ve kolesterol esterleri gibi maddelerin yıkımını gerçekleştiren ve hidrolitik enzimleri bulunduran asidik yapıya sahip organellerdir. Lizozomal hastalıklar iki temel gruba ayrılabilir. 1. grup lizozomal enzimin eksikliğinden kaynaklanan hastalıklardır. Şekil 1: Lizozom organelinin gösterimi Wolman hastalığı, lizozomal asit lipaz (LAL) enziminin aktivitesi % 1’den düşük olduğunda meydana gelen ve hayatın erken senelerinde baş gösteren bir rahatsızlıktır. Wolman hastalığı otozomal resesif bir karakter olarak kalıtılır. LAL enzimi, kolesterol esterlerinin ve trigliseridlerin, düşük yoğunluklu liporoteinin (LDL) reseptör aracılı endositozundan sonra başlayan hidrolizinde rol oynayan temel enzimdir. LIPA geninde oluşan mutasyon LAL enziminin aktivitesinin azalmasına neden olmaktadır.  Normal koşullarda, L